El Sanatları insanoğlu var olduğundan beri
tabiat şartlarına bağlı olarak ortaya çıkmıştır.
insanların ihtiyaçlarını karşılamak, örtünmek
ve korunmak amacı ile ilk örneklerini vermiştir.
Daha sonra gelişerek çevre şartlarına göre
değişimler gösteren el sanatları, ortaya
çıktı toplumun duygularını, sanatsal beğenilerini
ve kültürel özelliklerini yansıtır hale
gelerek "geleneksel" vasıf kazanmıştır.
Geleneksel Türk El Sanatları, Anadolu'nun
binlerce yıllık tarihinden gelen çeşitli
uygarlıkların kültür mirasıyla, kendi öz
deÄŸerlerini birleÅŸtirerek zengin bir mozaik
oluÅŸturmuÅŸtur.
Geleneksel Türk El Sanatlarını; halıcılık,
kilimcilik, cicim zili, sumak, kumaş dokumacılığı,
yazmacılık, çinicilik, seramik-çömlek yapımcılığı,
işlemecilik, oya yapımcılığı, deri işçiliği,
müzik aletleri yapımcılığı, taş işçiliği,
bakırcılık, sepetçilik, semercilik, maden
işçiliği, keçe yapımcılığı, örmecilik, ahşap
ve ağaç işçiliği, arabacılık vb. sıralanabilir.
1.1. DOKUMACILIK
Geleneksel el sanatlarımızdan dokumaların
hammaddeleri yün, tiftik, pamuk, kıl ve
ipekten sağlanmaktadır.
Dokuma; eÄŸirme veya baÅŸka yollarla iplik
haline getirilerek veya elyaf birbirine
değişik metotlarla tutturarak bir bütün
meydana getirme yoluyla elde edilen her
cins kumaş, örgü, döşemelik, halı, kilim,
zili, cicim, keçe, kolonlar vb.'dir.
Dokumacılık Anadolu'da çok eskiden beri
yapılagelen, çoğu yörede geçim kaynağı olmuş
ve olmaya devam eden bir el sanatıdır.
1.2. OYA
El
sanatlarımızın zarif örneklerinden olan
oyalar; süslemek, süslenmek amacından başka
taşıdıkları anlamlarla bir iletişim aracı
olarak da kullanılmaktadır. Günümüzde Anadolu'da
tığ, iğne, mekik, firkete/filkete gibi araçlarla
yapılan oyaların ya bordür ya da bir motif
olarak tasarlanımı olanlar, kullanılan araç
doğrultusunda ve tekniklerine göre değişik
adları almaktadır. Bunlar; iğne, tığ, mekik,
firkete/filkete, koza, yün, mum, boncuk
ve kumaş artığı olarak sıralanabilir. Kastamonu,
Konya, Elaz, Bursa, Bitlis, Gaziantep, Ä°zmir,
Ankara, Bolu, Kahramanmaraş, Aydın, İçel,
Tokat, Kütahya gibi şehirlerimizde daha
yoğun olarak yapılmakta, ancak eski önemini
kaybederek çeyiz sandıklarında varlığını
korumaya çalışmaktadır.
Geleneksel kıyafetlerle birlikte kullanılan
oyalarımızın yanı sıra takılarıda dikkat
çekici aksesuarlardandır. Anadolu'da yaşam
tüm uygarlıkları değerli ve yarı değerli
taşlarla metalle birlikte veya ayrı işleyerek
sanatsal nitelikli eserler üretmişlerdir.
Selçuklularla birlikte gelen değişik üslupların
en önemlisi Türkmen takılarıdır. Osmanlı
İmparatorluğu döneminde ise imparatorluğun
gelişimine paralel olarak mücevhercilik
önem kazanmıştır.
1.3. BAKIRCILIK
Anadolu'da
Tunç Çanda bakır, kalay katılarak tuncun
elde edilmesinden sonraki dönemlerde bakır,
altın, gümüş gibi madenler de dövme ve dökme
tekniğiyle işlenmişlerdir. En çok kullanılan
maden bakırdır. Maden işçiliğinde dövme,
telkari, kazma (kalemkar), çekiç işi kakma,
küftgani, savatlama, ajır kesme gibi teknikler
kullanılmaktadır. Bakırın yan sıra pirinç,
altın, gümüş gibi metallerle yapılan el
sanatları günümüzde üstün işçilik ve çeşitli
tasarımlarla yaşatılmaya çalışılmaktadır.
Günümüzde en çok kullanılan maden işleme
olan bakır kalaylanarak mutfak eşyası yapımıyla
geniş bir şekilde sürdürülmektedir.
1.4. AHÅžAP VE
AĞAÇ İŞÇİLİĞİ
Barınma gereğinden doğan mimari, bölgelerin
coğrafi koşullarına göre biçimlenmiş, çeşitlenmiştir.
Buna bağlı olarak gelişen Ahşap işçiliği
Anadolu'da Selçuklu döneminde gelişip, kendine
özgü bir niteliğe ulaşmıştır. Selçuklu ve
Beylikler dönemi ağaç eserler daha çok mihrap,
cami kaps, dolap kapaklar gibi mimari elemanlar
olup üstün işçilik içermişlerdir. Osmanlı
döneminde sadeleşerek daha çok sehpa, kavukluk,
yazı takımı, çekmece, sandık, kaşık, taht,
kayık, rahle, Kur'an muhafazası gibi gündelik
kullanım eşyaları ve pencere, dolap kapağı,
kiriÅŸ, konsol, tavan, mihrap, minber, sanduka
gibi mimari eserlerde uygulanmıştır.
Ağaç işçiliğinde kullanılan malzeme daha
çok ceviz, elma, armut, sedir, abanoz ve
gül ağacıdır. Kakma, boyama, kündekâriz,
kabartma-oyma, kafes, kaplama, yakma gibi
tekniklerle işlenen ahşap eşyalar günümüzde
de kullanılmaktadır. Bu teknikler Zonguldak,
Bitlis, Gaziantep, Bursa, Ä°stanbul-Beykoz,
Ordu gibi illerde halen devam eden hammaddesine
göre değer kazanan baston ve asaların kullanımı
yüzyıllar boyunca sürmüş, 19. yüzyılda yaygınlaşmıştır.
Baston ve asaların sap kısımları; gümüş,
altın, kemik, sedef gibi malzemelerden,
gövde kısımları ise gül, kiraz, abanoz,
kızılcık, bambu, kam vb. ağaçlardan yapılmaktadır.
1.5. ÇİNİCİLİK
Mimariye bağlı olarak gelişen diğer bir
sanat kolu da çini sanatıdır. Anadolu'ya
Selçuklularla girmiştir. Figürlü sanat eserlerini
kullanmaktan çekinmeyen Selçuklu sanatkarlar
özellikle hayvan tasvirlerinde çok başarılı
olmuşlardır. 14. yüzyılda İznik, 15. yüzyılda
Kütahya, 17. yüzyılda Çanakkale'de başlayan
seramik sanatı bu yörelerde kendilerine
has renk, desen, form özellikleri ile Osmanlı
Dönemi seramik ve çini sanatına yeni yorumlar
getirmiştir. 14. - 19. yüzyıllar arası Türk
çini ve seramik sanatı fevkalade yaratıcı
işçiliği ile dünya çapında üne kavuşmuştur.
1.6. CAM İŞÇİLİĞİ
Anadolu uygarlıklarından elde edilen cam
işçiliğinin en seçkin örnekleri günümüzde
"cam"ın tarihi gelişimi konusuna ışık tutmaktadır.
Çeitli model ve formlarda vitray, Selçuklular
döneminde gelitirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu
döneminde İstanbul'un fethiyle camcılığın
merkezi bu kent olmuştur. Çem-i bülbül,
Beykoz işi bu dönemden günümüze ulaşabilen
tekniklerden bazılarıdır.
Anadolu'da camın ilk kez gözboncuğu olarak
üretimi İzmir-Görece köyündeki ustalar tarafından
gerçekleştirilmiştir. Anadolu'nun her tarafında
temelinde nazar inancı olan cam boncuklar
görmek mümkündür. Nazarlık yoluyla canlı
veya nesneye yönelen bakışların dikkatinin
başka bir nesneye yöneleceğine inanılır.
Bu nedenle nazar boncuğundan yapılan nazarlıklar
canlının veya nesnenin görünen bir yerine
takılır.
1.7. TAŞ İŞÇİLİĞİ
Geleneksel mimaride dış cephe ve iç mekan
süslemesinde taş işçiliğide önemli bir yer
tutmaktadır. Taş işçiliğinin mimari dışında
en çok kullanım alanı mezar taşlarıdır.
Oyma, kabartma, kazma (profito) gibi teknikler
uygulanmaktadır. Kullanılan süsleme öğeleri,
bitkisel, geometrik motifler ile yaz ve
figürleridir. Hayvansal figür azdır. İnsan
figürlerine ise Selçuklu Dönemi eserlerinde
rastlanmaktadır.
1.8. SEPETÇİLİK
Günümüzde fonksiyonunu henüz kaybetmeyen
sepetçilik atalardan örenildiği gibi halen;
saz, söğüt ve fındık dallarından örülerek
yapılmaktadır. Eşya, yiyecek vb. taşıma
amacından başka ev içi dekorasyonunda da
kullanılmaya başlanmıştır.
KAYNAK: Kültür Bakanlığı-El Sanatları
|