Alev TOKER
Hiç düşündünüz mü size yön veren, hayallerinizin gerçekleşmesine katkıda bulunanlar kimlerdir? Gelecek planlarınızın oluşmasında katkısı olanlar kimlerdir? Hiçbir şey tesadüfi değildir. İşaretler vardır belki göremeyiz, sesler vardır belki duyamayız....

Bana yön veren kişilerden en önemlisi annemdir.

Gerek davranış kuralları gerekse becerilerimi geliştirmemde, renkler dünyasına girmemde o hep bana yön verdi.

İlk okul öncesi, küçük çatısından duman çıkan evler, uçuşan kuşlar, kurdeleli kızlar, balonlarla ve çam ağaçları ve çiçeklerle dolu renkli kalem ve sulu boya resimlerimin yerini daha sonra yağlı boya tablolar aldı. Perspektifi önce annemden öğrendim, sonra resim öğretmenim beni motive etti. Bu arada annem beni dikiş ve nakışla da tanıştırdı. Çünkü bu konuda öğrenim görmüştü.

Moda ilkokulu'nda öğrenimim sırasında hiçbir resim yarışmasını kaçırmazdım. Bu özelliğim ailemin bütün bireylerinde vardır. Özellikle annem, dayım ve erkek kardeşim Ateş.


SAYFA BAŞINA DÖN
 



SAYFA BAŞINA DÖN



Minyatür, hat, karakalem, suluboya ve yağlı boya resimler bizlerin hayal dünyalarını yansıtan ürünler olarak, profesyonel iş yaşantılarımız yanında bir renk olarak kaldı.

Düşünüyorum da, ilkokul süreci hayatımızda çok önemli bir dönem. Herşeyi çabuk kapıyorsunuz. Eskiden ilk öğrenimde kızlar ve erkeklerin dikiş derslerinin olmasının bugün yaşıtım erkeklerin bile düğme dikme becerilerinin olmasına bu eğitim sürecinin olumlu katkısı olduğunu zannediyorum.

Annem Rukiye Taştekin giysilerimiz için çok özen gösterirdi. Ankara İsmetpaşa Kız Öğretmen okulu mezunu bir öğretmendi. O zamanki öğretim gereği ev ekonomisi, yemek,dikiş,nakış, moda, davranış kuralları, resim, davet hazırlama konusunda yetişmişti. Annemin 1940'lı yıllardaki resimlerine bakıyorum da şapkalar, danteller, biyelerle bezenmiş giysiler bu gün de moda, sadece resimler sararmış...

Babam Necip Taştekin ata çok iyi binen, iyi giyinen, nezaket kurallarını bilen ve uygulayan bir subaydı. Erkek kardeşim Ateş ile bana kişisel gelişimimizde, dış öğrenim hariç, çekirdek ailemizin katkısı büyüktür.

Orta ve Lise de "Kadiköy Kız Koleji"nde öğrenim görürken resim hocamın desteğini aldım. Üniversiteye kadar zaman zaman sanatla uğraştım. " İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi" den mezun oldum. Avukatlık yapmadan önce zorunlu 6 aylık adliye staji süresince de boş durmadım. Kadıköy Adliyesi yanındaki Halk Eğitim merkezinde düzenlenen el sanatları kursuna gittim. Makrome örmeyi, porselen yapmayı, tahta yakma sanatını öğrendim. Hem boş zamanım değerlendi, hem de sanat öğrendim.

İkinci 6 aylık avukat yanında staj dönemimi ise eski baro başkanımız Av.Burhan Güngör'ün yanında tamamladım. İşte hayatıma yön verenlerden bir başkası... Eşi Av.Hikmet Güngör'le bu güne kadar bana çok çok destek veren ve avukatlık nosyonunu kazandıran nadir özellikte değerli büyüklerim, üstatlarım, dostlarım...

Avukat olarak Türkiyenin en büyük Holding'lerinden "Koç Holding A.Ş."ne bağlı "Aygaz A.Ş." de uzun süren çalışma hayatım başladı. Bu arada Av.Ünal Toker ile evlendim. Bir oğlum oldu. Adını "Yargı" koyduk. Ancak kendisi avukat değil, mühendis oldu.

Avukat ve de yönetici olarak tam 26 yıl "Aygaz A.Ş." de çalıştım ve emekli oldum. İş ile okulu birlikte yürüttüm. "Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Bölümü" nde master yaptım. Mezuniyet için "İnsan Kaynakları ve Sendikalar İlişkisi" tezimi hazırladım. Birçok kitap okumak, araştırmak çok zevkli bir çalışma dönemi idi. Sınıf arkadaşlarım oğlumdan iki yaş büyük gençlerdi. Çok iyi iletişim sağladık. Değişik meslek birikimleri olan insanların aynı misyonda birleşmeleri ve bilgi sirkülasyonu çok öğreticiydi. Sonra çok faydasını gördüm. Öğrendiklerimi hep öğrettim. Çalışma arkadaşlarımın ilerlemeleri için, bir zamanlar bana yapıldığı gibi, onları hep motive ettim. Mezun olduktan sonra da yeni master öğrencilerine eğitim vermem talep edildiğinde seve seve bu görevi yerine getirdim.

Çalışma hayatım süresince birçok takım çalışmasına katıldım, takım liderliği yaptım. Eğitimler aldım.İşyerlerinde ve üniversitelerde eğitimler verdim. Birçok konferansa konuşmacı olarak katıldım.

1998 senesinde Genevre İLO da Türkiye işverenlerini "Hükümet, işçi, işveren üçlüsü ile petrol istihdamında endüstriyel ilişkiler çalışması" nda temsil ettim. Bu çalışma İsviçre hukukuna ilgim nedeni ile benim için unutulmaz bir deneyimdi. Kaldı ki, 19 yabancı ülke temsilcisi içinde tek hanım işveren temsilcisi olmak ve işveren başkanlık divanı yardımcısı seçilmek ve Türkiye'yi temsil etmek gurur verici ve unutamayacağım bir deneyimdir.

Bu kadar yoğun geçen çalışma hayatım boyunca yaptığım el işleri beni stresten korumaktaydı.Renkler dünyasının sonsuz seçenekleri dinginliği getiriyordu. İplikler, boncuklar, boyamalar, kumaştan çiçek yapma, dantel işleri beni zaman zaman rahatlatan yakın arkadaşlarım olmuşlardı.

Yıllar sonra Kuzguncuktaki Tekstil Derneğinde "Judith Baker Montano"nun öğrencisi "Kurdelelerin Dansı" kitabının yazarı "Nur Çubukçu"dan "pach work", "crazy work" ve "ipek kurdele nakışı" dersleri aldım.

Dernekte, Türk kadınının çok eskiden beri bildiği kırk yama denilen bu tekniği, çılgın eklemelerle geliştirmeyi öğrendim. Öğle tatillerinde boğazın kıyısında kır kahvesinde sohbet etmek o temiz havayı solumak ve birçok zevkli, yaratıcı sınıf arkadaşları ile çalışma dönemini bir başka türlü kazanç olarak belirtebilirim

Bir Türk atasözü olan 'İşleyen demir pas tutmaz' sözüne inanmakta bu atasözünün kişiliğimde de ruh bulduğunu söyleyebilmekteyim.

Çılgın (Crazy) çalışmalarımda değişik kumaşları birleştirdikten sonra yıllarca biriktirmiş olduğum malzemelerle ve 'Mokuba" ve "YLI" ipek kurdele, DMC ve EdMar nakış ipliklerini kullanarak tamamen el nakışı ile bazen boncuk, bazen yarı değerli taşlar, düğmeler kullanarak ayrı ayrı hikayeleri olan ürünleri aynı ortamda toplıyarak yeni bir ürün yaratmaya başladım.

Tasarımlarımı paylaşmaya yıllardır kıyamadığımı ancak 50'lı yaşlarda bunları diğer insanlarla paylaşmanın bana mutluluk vereceğini düşünerek pazarlamaya karar verdim.

Sonuç olarak, değişik renkli objelerle dolu bu dünyamda işin en zevkli tarafının üretme aşaması olduğunu ve sonuçlandığında karşısına geçip bir sade Türk kahvesi yaparak yudumlarken seyretmenin yorgunluğumu aldığını sizlerle paylaşabilirim.

Hoşgeldiniz, görüşmek üzere...


SAYFA BAŞINA DÖN